Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Kahramanmaraş Milletvekili adaylığına parti kontenjanından gelerek 2. sırada giren Ayşe Nilden Bayazıt Postalcı, İl binasında basın toplantısı düzenledi.
Babasının görevi nedeniyle birçok ilde bulunduğunu aktaran Bayazıt Postalcı, 5 yıllık ilkokul dönemini beş ayrı şehirde okuduğunu kaydetti. Boğaziçi Üniversitesinde lisans eğitimini tamamladığını söyleyen Bayazıt Postalcı, Amerika’da siyaset iletişimi alanında Yüksek Lisansını yaptığını belirtti.
Siyasete 6 yıl önce atıldığını açıklayan CHP Milletvekili adayı Nilden Bayazıt Postalcı şunları dile getirdi: “İşim İstanbul’da olduğu için İstanbul’da siyaset yaptım. 2010-2011 senesinde İstanbul İl Başkan Yardımcısıydım. Dış İlişkiler ve Basından sorumluydum, basındaki arkadaşlarla da çok yakından çalıştık o dönemde.
Daha sonra Adalar’dan, biz de 30 sene Adalar’da oturduk, Belediye Başkan aday adayıydım. Ve 2014 Genel Kurutay’ımızda Bilim Kültür Platformu’ndan parti meclisine girdim. Fakat bizim parti meclisindeki cinsiyet kotamız erkek lehine işletildiği için bir yol kazasına uğrayıp orada 7. sıradan düştüm, yerime Sencer hocam ve Mehmet Bekeroğlu girdiler.
Parti içinde daha çok Genel Merkez’de de çalışmalarım oldu ve bu daha çok kadınla ilgili çalışmalardı. Kadının toplumsal eşitliği, cinsiyet eşitliği ve topluma kadını kazandırma konusunda Genel Merkez’de yaptığım çalışmalar oldu. Bu yüzden bu seçim kampanyamızda özellikle kadınlarla çok farklı çalışmalarımız olacak.”
Kahramanmaraş’tan uzak olmalarına rağmen bu toprakların kültürüyle yetiştirildiklerini anlatan Ayşe Nilden Bayazıt Postalcı şunları konuştu: “Maraşlı olmak bana gelecek sorulardan bir tanesi. Bu çok farklı tezahür eden bir durum. Bizim evde biz her ne kadar Kahramanmaraş’ta yaşamamış olsak da hep evde Maraşlı olduk. Bize hep Maraş’ın farklı kültürleri öğretildi.
Ben Amerika’da okuduğum sürece her ay bana torba torba Maraş tarhanası gelirdi. Ve benim ilk öğrendiğim şey “Tarhana çorbası” oldu hala da bizim evde pişer. Bu genetik mi bilmiyorum, çünkü benim 15 yaşındaki kızım 3 yaşındayken köftesine yine Maraş’tan gelen kırmızı biberi, pul biberi döküp yemeye başladı. Hala evde sürekli pul biberler dökülür.
Ailemden gelen ve bize sürekli küçüklüğümüzden beri anlatılan bazı değerler var. Bir: ailene sahip çık. İki: vatanına sahip çık. Üç: yalan söyleme. Dört: hırsızlık yapma. Beş: vicdanlı ol. Bu gün burada biz bir aileyiz, muhteşem bir enerjiyle karşılaştım ben. Bunun oya da yansıyacağını biliyorum.”
7 Haziran’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu Başbakanlığa taşıyacaklarını aktaran Nilden Bayazıt Postalcı şu şekilde konuştu: “Birlikte çalışacağız, müthiş bir aileyiz ve ben bu gün partimin verdiği bu onurlu görevi layıkıyla başarmak için elimden geleni yapacağım. Ve 8 Haziran’da Genel Başkan’ımızı Başbakan olarak taşıyacağız.
İşimiz kolay değil, Kahramanmaraş çok farklı bir coğrafi bölge olmasından kaynaklanan çeşitli sorunları var. Ama muhteşem aday arkadaşlarımız var. Bir kısmıyla tanıştım, bir kısmıyla beraber çalışmamız da oldu. Bundan sonraki süreçte kendi planlarımızı, seçim planlarımızı ve stratejilerimizi sizlerle de sık sık paylaşacağız.”
NİLDEN POSTALCI KENDİSİNİ ŞÖYLE ANLATTI..
"Ailemin görev yaptığı Kahire’de 1969 senesinde doğdum; ailenin en küçüğü olarak. Adım, biraz apar topar, plansız programsız geldiğimden, biraz da Nil kenarında doğduğumdan Nilden konmuş; Nil Nehri’nden geliyorum yani.
Kadıköy Anadolu Lisesi’nden sonra Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’ na girdim. İlk tercihine girebilen çok az şanslı insandan biri olarak dopdolu bir 4 sene geçirdim Boğaziçi Üniversitesi’nde. Tomris Uyar’dan yaratıcı yazarlık, rahmetli Yavuzer Çetinkaya’dan sinematografi , çok değerli hocam Prof. Oya Başak’dan drama ve kurgu dersleri almış olmak büyük ayrıcalıktı; önlerinde saygıyla eğiliyorum. Bugün karşılaştığım her olaya farklı pencereden bakabilmeyi becerebiliyorsam çokça bu muhteşem insanların çabaları sayesindedir. Şimdi siyasette çok ihtiyaç duyulan bir noktayı bu güzel insanlar pek güzel anlattılar bize: hayata değişik açılardan bakmayı başarabilmek.
Yazımdan da anlaşılır; üniversite yaşantım süresince farklı algılama yöntemleri, kişilerarası iletişim hep ilgimi çekti. Henüz iletişim Türkiye’de fazla bilinmiyorken A.B.D ‘de iletişim alanında yüksek lisans yaptım. Ne olacağımı çok da bilmeyerek “ iletişim bilimi” konusunda başladığım yüksek lisans programım, tesadüfen aldığım politik iletişim dersiyle farklı bir alana kaydı: siyaset iletişimi.
Uzun süre yayıncılık yaptım, diğer taraftan da öğretim görevliliği. Ancak siyaset ve iletişim hayatımın her döneminde oldu. Yeditepe Üniversitesi, Kültür Üniversitesi ve sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde siyaset iletişimi dersleri vermeye hep devam ettim.
Siyaset 2008 senesinde “tam gün” olarak hayatıma girdi. Edindiğim birikimi “aşkla bağlı olduğum” partimle bütünleştirmek, değişime katkıda bulunmak, daha da önemlisi çocuklarıma yaşanabilecek bir yarın bırakabilmek sorumluluğuyla kayıt oldum partime.
CHP İstanbul İl yöneticiliği görevinde bulundum.
Op. Dr. Ziya Postalcı ile evliyim. On üç ve beş yaşlarında muhteşem iki çocuğum var; Zeynep ve Tuna.
Başka bir tutkum; edebiyat. Basılıp yayınlanmış çeviri romanlarım bulunmakta.
Üniversite ve Parti çalışmalarımın dışında Sarıyer’de kurucusu olduğum M.E.B’e bağlı bir anaokulum var. Bilirsiniz; en büyük mutluluk çocuk yetiştirmektir.
Siyaset çalışmalarım CHP dışında da devam etmekte. Bir düşünce platformu olarak kurulan Toplumcu Düşünce Enstitüsü’nün yönetim kurulu üyesiyim. Aynı zamanda KA-DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) üyesiyim." (LÜTFİ YIKAN-EDEAJANS)